Powered By Blogger

14 Ağustos 2010 Cumartesi

kavuşma

olayları, yaşadıklarını akışına bırakmamanın kaçınılmaz olduğu bi an gelir hayatta. artık niye deli gibi kastırıp mücadele ettiğini, acı çektiğini, durumları kendi açından daha dayanılmaz kıldığını zorla olsa da anlarsın. hayat yeter ulan artık kes bi sesini de otur soluklan azcık der. çaresiz oturursun. kendinden uzaklaştığını hissedersin böyle zamanlarda. korkutur bu seni, güvenlik duygunu sarsar, değişmek zor gelir, tutunduğun şeyler ya yer değiştirmiştir ya çekip gitmiştir birer birer ya da seni orada tutan hiçbir şey kalmamıştır artık. ve sonra kendini de çekip almak zorunda kalırsın oradan. eski düşüncelerinden ve duygularından uzaklaşırsın zamanla. aslında kendinden uzaklaşmak sandığın şey yeni bir kendine kavuşmaktır, öyle okumak lazımdır. ama yaşarken bunu anlamazsın kolay kolay. bunu bir kavuşma olarak görmek için gerçek bir vuslat gerekir belki, zihninde ve hayatının akışı içinde somutlanan bir vuslat... neye kavuştuğunu bilmeden kavuştum diyemezsin kolayca, bi şeylerden ayrılmak başka bir şeylere kavuşmaktır nihayetinde, ama ayrıldığın şeyler kadar kavuştuğun şeylerin de neler olduğunu görmek istersin, tutmak, anlamak, fark etmek, idrak etmek, hissetmek istersin. insan kendine kavuşursa başka şeylere daha kolay kavuşur. kavuşmak ideal bir şeylere kavuşmak anlamında değildir sadece, bundan yüce bir karşılık beklemek sancılı olabilir. çok derin anlamlar çıkabilir içinden çıkmayabilir de... kavuşmak istediğin şeyin ne kadar derin olduğu ile ilgilidir biraz bu. biraz hayatın sana kelek yapmaktan artık biraz vazgeçmesiyle, büyük ölçüde de insanın kendisiyle. en güzel kavuşma senden başka kimsenin fark etmediği bir kavuşmadır aslında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder